Esmaü’l-Hüsna: “es-Semi”

Allah’ın “es-Semi’” isminin Ramazan ayındaki tezahürleri

“es-Semi” İsmi ile Dua Arasındaki İlişki:

Bakara Suresi’ndeki oruç ile ilgili ayetleri okuyan kişinin bariz bir şekilde dikkatini çeken bir şey vardır ki o da şudur: Dua ile ilgili ayet, oruç ayetlerinin arasına yerleştirilmiştir. Allah Teâlâ buyurur ki:

﴾ وَإِذَا سَأَلَكَ عِبَادِي عَنِّي فَإِنِّي قَرِيبٌ أُجِيبُ دَعْوَةَ الدَّاعِ إِذَا دَعَانِ فَلْيَسْتَجِيبُوا لِي وَلْيُؤْمِنُوا بِي لَعَلَّهُمْ يَرْشُدُونَ ﴿

[ سورة  البقرة الآية: 186]

“Kullarım, beni senden sorarlarsa, (bilsinler ki), gerçekten ben (onlara çok) yakınım. Bana dua edince, dua edenin duasına cevap veririm. O hâlde, doğru yolu bulmaları için benim davetime uysunlar, bana iman etsinler.”

(Bakara Suresi: 186)

Allah Teâlâ sanki bizden bu farz ibadeti yerine getirdikten sonra, onun hedeflerinden birini daha gerçekleştirmemizi istemektedir. O hedef de Allah Teâlâ’ya yönelmek ve O’na dua etmektir.

Dua, Allah Teâlâ’nın “es-Semi’” ismi ile ilişkilidir. Yani Allah Teâlâ seni işitir, sen evindeyken, işindeyken, uçakta, gemide, bir vadinin derinliklerindeyken, ormanda vahşi yırtıcı hayvanlar içerisindeyken, yani her hangi bir yerdeyken de seni duyar. Konuşsan da konuşmasan da seni işitir. O’nu aklından da geçirsen, dilinle de çağırsan O, her şeyi işitir ve cevap verir.

Yunus (a.s.) balığın karnından Rabbine seslenmişti. Balık da gecenin karanlığında denizin dibindeydi:

 وَذَا النُّونِ إِذْ ذَهَبَ مُغَاضِباً فَظَنَّ أَنْ لَنْ نَقْدِرَ عَلَيْهِ فَنَادَى فِي الظُّلُمَاتِ أَنْ لَا إِلَهَ إِلَّا أَنْتَ ﴿
﴾ سُبْحَانَكَ إِنِّي كُنْتُ مِنَ الظَّالِمِينَ ، فَاسْتَجَبْنَا لَهُ وَنَجَّيْنَاهُ مِنَ الْغَمِّ وَكَذَلِكَ نُنْجِي الْمُؤْمِنِينَ

[ سورة  الأنبياء الآية: 87]

“Zünnûn’u da hatırla. Hani öfkelenerek (halkından ayrılıp) gitmişti de kendisini asla sıkıştırmayacağımızı sanmıştı. Derken karanlıklar içinde, “Senden başka hiçbir ilâh yoktur. Seni eksikliklerden uzak tutarım. Ben gerçekten (nefsine) zulmedenlerden oldum” diye dua etti. Biz de duasını kabul ettik ve kendisini kederden kurtardık. İşte biz müminleri böyle kurtarırız.”

(Enbiya Suresi: 87-88)

Semi’ olan Allah’ın bir kişiyi işitmesi diğerini de işitmesini engellemez. Yine bir varlıkla meşgul olması aynı anda diğeriyle de ilgilenmesini engellemez.

Sen Ey İnsan, birden fazla kişiyle konuşurken diğerine “bekle ben tek kişiyim” dersin… Fakat göklerin ve yeryüzünün yaratıcısı olan Allah tüm yeryüzündeki varlıklar hep beraber O’na dua etse, teker teker hepsinin duasını işitir.

Aişe (r.a.)’ın şöyle dediği naklediliyor: “Sesleri işitmesi sonsuz olan Allah’a hamdolsun. Havle (r.a.) Rasulullah (s.a.v.)’e geldi ve eşinden şikâyet etti. Ben sözlerini işitememiştim. Bu olay üzerine Allah Azze ve Celle şu ayeti indirdi:

﴾ قَدْ سَمِعَ اللَّهُ قَوْلَ الَّتِي تُجَادِلُكَ فِي زَوْجِهَا وَتَشْتَكِي إِلَى اللَّهِ وَاللَّهُ يَسْمَعُ تَحَاوُرَكُمَا ﴿

[سورة المجادلة الآية: 1]

“Allah, kocası hakkında seninle tartışan ve Allah’a şikâyette bulunan kadının sözünü işitmiştir. Allah, sizin sürdürdüğünüz konuşmayı (zaten) işitmekteydi.”

(Mücadele Suresi: 1)

Denir ki: Semi’ ihtiyaç anında duanızı işitir, tükendiğinizde sıkıntınızı giderir, tövbe ettiğinizde hatanızı bağışlar ve mazeretinizi bildirdiğinizde onu kabul eder.

Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:

سُبْحَانَ الَّذِي أَسْرَى بِعَبْدِهِ لَيْلاً مِنَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ إِلَى الْمَسْجِدِ الْأَقْصَى ﴿
﴾ الَّذِي بَارَكْنَا حَوْلَهُ لِنُرِيَهُ مِنْ آيَاتِنَا إِنَّه هُوَ السَّمِيعُ الْبَصِيرُ 

[سورة الإسراء الآية: 1]

“Kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu (Muhammed’i) bir gece Mescid-i Haram’dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa’ya götüren Allah’ın şanı yücedir. Hiç şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.”

(İsra Suresi: 1)

Ayetin bağlamına baktığımızda insan isra ve miraç mucizesinden bahsedildiğinde ayetin sonunun “muhakkak ki Allah her şeye kadirdir.” buyrulacağını düşünür. Ama Allah Teâlâ ayetin sonunda şöyle buyurmaktadır:

﴾ إِنَّه هُوَ السَّمِيعُ الْبَصِيرُ ﴿

[سورة الإسراء الآية: 1]

“Hiç şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.”

(İsra Suresi: 1)

Çünkü İsra ve Miraç hadiseleri bir ödüldür, Rasulullah (s.a.v.)’i mükâfatlandırmadır. Semanın, yeryüzü ehlinin yaptıklarına karşılık verdiği bir şereftir. Allah Azze ve Celle Rasulullah (s.a.v.)’in Taif’deki duasını işitmiş, halini görmüş ve ayetin sonu şöyle gelmiştir:

﴾ إِنَّه هُوَ السَّمِيعُ الْبَصِيرُ ﴿

[سورة الإسراء الآية: 1]

“Hiç şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.”

(İsra Suresi: 1)

Ramazan ayında Allah’ın yakınlığını hisseder ve O’nun sizi işittiğine emin olursunuz. Orucunuzu açarken dua ile O’na yönelirsiniz. Çünkü Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

(( إِنَّ لِلصَّائِمِ عِنْدَ فِطْرِهِ لَدَعْوَةً مَا تُرَدُّ ))

[ أخرجه ابن ماجه]

“Oruçlunun orucunu açarken yapacağı dua reddedilmez.”

(İbn Mace)

Yine sahur vaktinde de sevgili ile baş başayken bedeninizin her hücresiyle O’na yönelirsiniz ve O (c.c.) sizi işitir ve isteğinizin karşılığını verir.